Samsara Creation Kurucusu Ajit Bhatta'nın Röportajı

1. Kendinizden, kurumunuzdan/oluşumunuzdan bahseder misiniz? Faaliyet alanlarınız nelerdir? Gelecekte kurumunuzu nerede görüyorsunuz?

İsmim Ajit Bhatta, Katmandu Üniversitesinde Kalkınma Çalışmaları alanında Yüksek Lisans öğrencisiyim. Samsara Creation adında bir girişimim var, katı atıkları geri dönüştürüyor ve son kullanıcı için ürünlere dönüştürüyoruz. Katmandu'daki yerel zanaatkarlarla iş birliği yaparak sürdürülebilir ve döngüsel ekonomiyi teşvik etmek için çalışıyoruz. Üretimimizde doğal kumaşlar kullanarak etik üretime de odaklanıyoruz. Gelecek için markamız hakkında oldukça iyimseriz. Toplumda sürdürülebilir ürünler, sorumlu tüketim ve döngüsel ekonominin önemi konusundaki bilincini artırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Yakın gelecekte girişimimizin başarılı bir şekilde büyüyeceğini öngörebiliyorum.

 

2. Sürdürülebilirliğin neresinde durduğunuzu düşünüyorsunuz? Hangi SDG’lere katkı sağlıyorsunuz? Somut örnekler sağlayabilir misiniz?

Girişimimiz BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının yönergelerini ve ilkelerini güçlü bir şekilde takip ediyor. Öncelikli odak noktamız 12. SDG yani Sorumlu Tüketim ve Üretim. Bunun dışında organizasyonumuzun kilit alanları olarak SDG 5 ve SDG 13'e de odaklanıyoruz. Örneğin, finansal bağımsızlık, beceri geliştirme ve dijital okuryazarlık konularında yerel kadın esnaflara eğitimler vererek dijital ekonomide geride kalmamaları için çalışıyoruz. Amacımız kadın ve erkek arasındaki cinsiyet farkını kapatmak. Ayrıca, çevre dostu ürünleri üretmeye odaklanıyoruz ve doğal kaynaklı kumaşlar kullanıyoruz. Hepsinden ayrı olarak, farklı SDG’lere ulaşılmasına yardımcı olmak için farklı kuruluşlarla ortaklıklar gerçekleştiriyoruz. Bu da SDG 17'ye odaklandığımız anlamına geliyor.

 

3. COP26 Zirvesi sizin çalıştığınız alanla ne kadar ilgili, sizin bu zirveden beklentileriniz nelerdir?

Politika düzeyinde müdahaleler, iklim düzenlemeleri bizim gibi sürdürülebilirlik alanında çalışan kuruluşları etkileyebilecek kilit unsurlardır. Tüm üye devletlerin küresel ısınmayı 2 C'nin altında sınırlama hedefi olduğundan, üye ülkeler SKA’lara ulaşmak için çalışan bizleri desteklemek için temel düzeyde kararlar alacaklardır. Yeşil ekonomi alanında çalışan sosyal girişimlere fayda sağlayacak olan zirveden olumlu sonuçlar bekliyorum.

4. Bu alanda çalışırken en zorlandığınız durumlar nelerdir?

Birçok zorluk var aslında. Bunlardan biri hükümetten ve kamuoyundan gelen sınırlı destek. Bu nedenle büyük ölçekte faaliyet göstermekte zorlanıyoruz. Bunun dışında, kamuoyunda sürdürülebilir ürünlerin ve sorumlu tüketimin önemi konusunda var olan bilinç eksikliği de bizim için bir diğer büyük zorluk. Bu nedenle, dijital pazarlama yoluyla sürdürülebilir ekonomi konusunda kitlesel farkındalığı artırmaya odaklanıyoruz.

5. Bu alanda çalışırken kendinizde ya da çevrenizde/kurumunuzda gözlemlediğiniz olumlu değişiklikler var mıdır? Varsa nelerdir?

3 yıldan fazla süredir çalışıyoruz. Önceden kurumumuzu ve ne yaptığımızı bilen sadece toplumun %5’iydi. Ama şimdi en az toplumun %20’si kim olduğumuzu ve amacımızın ne olduğunu biliyor. Yani, önemli miktarda farkındalık gözlemliyoruz. Önceleri uygun bir marka kimliğimiz ve vizyonumuz yoktu. Marka kimliğimizi topluma nasıl yansıtabileceğimizi bilmiyorduk. Şu anda çeşitli etkinliklere katılarak markamızı topluma nasıl anlatacağımız ve sürdürülebilir kalkınmaya nasıl katkıda bulunabileceğimiz konusunda bu somut bir plan ortaya çıkardık.

6. Sizin gibi gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Gençlere en çok vurgulamak istediğim tek şey şu: 2030 yılına kadar kendi toplumlarınıza SDG'lere ulaşmak için yardımcı olabilirsiniz. Tüketim alışkanlığı ve davranışları konusunda kendi sorumluluğumuzu anlamamız gerekiyor. Bir inisiyatif başlatmak isteyenler için işlerine odaklanmaları ve çalışmaya devam etmeleri gerektiğini söyleyebilirim. Zorluklarla karşılaşabilirsiniz. Gençler olarak bu zorlukların üstesinden gelme, daha iyi bir topluluk yaratma ve sürdürülebilir ekonomiye ve ulusal kalkınmaya katkıda bulunma konusunda yeteneğine sahibiz. Hiçbir şey imkânsız değil. Sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmak için bir fikriniz varsa, devam edin, sizinle aynı fikirde olan ve sizinle iş birliği yapmaya istekli insanlarla tanışın. Gençlerin seslerinin duyulması gerekiyor. Genç girişimcilerin seslerini duyurabilmeleri için etkinliklerin devam etmesi gerekiyor. Böylece diğer gençler de kendileri gibi düşünen insanlardan motive olabilir ve ilham alabilir. Özel sektör, hükümet ve SDG'lere ulaşmamıza yardımcı olma potansiyeline sahip tüm paydaşlardan destek istemek için sesimizi yükseltmeliyiz.